Bir Mutluluk ve Gurur Tablosu: Dededen Toruna Üç Kuşak Bir Arada
Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bir sosyal ve kültürel sorumluluk projesi olarak gerçekleştirilen “Dedeme ve Nineme Mektup” yarışmasının ödül töreni 30 Mart Pazartesi günü Altındağ Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Duygulu anların yaşandığı törende konuşan Ankara Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, kültürümüzün önemli kilometre taşlarından biri olan mektup yazma kültürünü yeniden canlandırmak; genç kuşaklara bu güzelliği yaşatmak için düzenledikleri yarışmanın oluşturduğu gurur verici tablodan dolayı çok mutlu olduğunu belirtti. “Misafirlerimiz arasında dede ve ninelerimizi görüyorum. Ne güzel, ne kadar gurur verici bir tablo… Dede, baba ve torunu; yani üç kuşağı bir araya getirmekten dolayı daha da büyük bir mutluluk yaşıyoruz. Çocukların sosyal ve manevi eğitimini üstlenen dede ve ninelerimize ne kadar hürmet göstersek azdır. Biz ve bize yakın yaş grubundaki büyüklerimiz, onların manevi eğitim ikliminde yaşamış bir nesli temsil ediyoruz. Biz aynı zamanda mektupların ve masalların kuşağıyız. Dedelerimizin anlattığı hikâyeler ve kahramanlık destanlarıyla; ninelerimizin anlattığı masallarıyla büyüyen bir neslin temsilcileriyiz.” diyerek kültürümüzde dedelerimizin ve ninelerimizin üstlendiği görevi özetledi.
Bozkurt, mektupların oluşturduğu manevi duygu ve iklimin ne kadar büyük değer taşıdığını vurgulayarak: “ Biz tarihimizi ve değerlerimizi sadece tarihçilerden, tarih kitaplarından değil; o dönemlerde yazılan ve günümüze ulaşan mektuplardan öğrendik. Mesela Çanakkale Savaşları ve Zaferi’nin farklı bir yüzünü cephede, yangın yerinde, düşmanla çarpışan Mehmetçiklerin anasına, yavuklusuna yazdığı mektuplardan öğrendik.
Değerlerimizi unutmamak ve unutturmamak için mektuplara çok ihtiyacımız var. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü olarak biz, mektupları özel günlerde gönderilen ve basmakalıp sözlerden oluşan yapay mesajlara feda etmek istemiyoruz. Gençlerimizin 140 karaktere sıkıştırılmış duygulara ve düşüncelere takılıp kalmasına müsaade etmek istemiyoruz. Bu yıl ilkini düzenlediğimiz yarışmayı gelenekselleştirmeyi, hatta mümkün olursa, diğer illere de olumlu örnek oluşturarak, bütün ülkeye yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz.” dedi.
Erol Bozkurt gençlere tavsiyede bulunduğu konuşmasının son kısmında: “Sizlerden isteğimiz geçmişini bilen, köklerine sahip çıkan, milli ve manevi değerlerine bağlı, bizi biz yapan değerlerimizin farkında olan ve bu değerlerimize sahip çıkan bir nesil olmanızdır. Unutmayınız ki geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz. Güzel bir gelecek, geçmişine sahip çıkmak ve kültürel değerlerini yaşatmakla mümkündür. Bir ağacın yeşil yapraklarının pırıl pırıl bir günü karşılaması ancak köklerinin toprakta yer edinmesi ve toprağa sıkı sıkı sarılmasıyla mümkündür.” dedi. Programın tertiplenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Ankara Vali Yardımcısı Mustafa Güni de programda kısa bir konuşma yaptı. Organizasyonu öğrendiğinde kendisi de bir dede olduğu için çok duygulandığını belirterek başladığı konuşmasında çocukluk yıllarında içinde yaşadığı mektup kültüründen örnekler aktardı. Mektupların duygusal derinliğinden bahsederken: “ Biz mektup yazma alışkanlığını kaybederken maalesef kelimelerin anlamlarını ve ruhunu da kaybettik. Bir anlayışı, bir kültür abidesini kaybettik. Duygularımızı üç beş basit kelimeyle ifade etme hastalığı hayatımıza yerleşti. Lütfen bu değerlerin kaybedilmesine müsaade etmeyelim.” dedi. Gençlere yazdıkları mektupları dede ve ninelerine gönderirken bir kopyasını da saklamalarını tavsiye etti. İlerde ülkesinin ve düşüncelerinin nasıl değiştiğini o mektuplarda göreceklerini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
Programın devamında Ankara Atatürk Lisesi öğrencileri Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda ecdadımızın verdiği kahramanlık mücadelesini anlatan oratoryoyu sundu. Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin Karadeniz yöresi halk oyunları gösterisiyle devam eden programda yarışmada ortaokul ve lise kategorilerinde birinciliği kazanan öğrenciler, mektuplarını okudu. Yarışmanın her iki kategorisinin birincilerine Tablet bilgisayar, ikincilerine tam Cumhuriyet altını, üçüncülerine de yarım altın hediye edildi. Dereceye giren bütün öğrenciler ayrıca M. Âkif’in ölümsüz eseri Safahat ile ödüllendirildi. Son olarak üç kuşağı bir araya getiren hatıra fotoğrafları çektirildi.